Tarih: 12.10.2025 19:07

Siyaset Bilimci Bilge Azgın’dan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 65. Yılına Eleştirel Bakış

Facebook Twitter Linked-in

Siyaset Bilimci Bilge Azgın'dan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 65. Yılına Eleştirel Bakış

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 65'inci yıl dönümü dolayısıyla AKEL'in yayımladığı bildiriyi değerlendiren Siyaset Bilimci Bilge Azgın, kaleme aldığı köşe yazısında partinin tarihsel tutumundaki çelişkilere ve Kıbrıslı Türklerin bu metinden çıkarması gereken derslere dikkat çekti.

Azgın, AKEL'in 1959'daki Londra-Zürih Antlaşmalarına karşı tavrını hatırlatarak, partinin bugün Kıbrıs Cumhuriyeti'ni sahipleniş biçimini "tarihsel bir ironi" olarak nitelendirdi. Ayrıca AKEL'in "milliyetçiliğe karşı duruş" vurgusunu sorgulayan Azgın, partinin geçmişteki ENOSIS politikalarına verdiği desteği hatırlatarak "hangi milliyetçiliğe karşı durduklarını" sordu.

Yazısında AKEL'in "Attila'nın ordularına karşı mücadele eden Kıbrıs halkının yiğit evlatları" ifadesini de ele alan Azgın, 1974'te Kıbrıslı Türk mücahitlerin de aynı cephede savaştığını vurgulayarak, tarihsel anlatıların tek taraflı kurgulanmasının barışa hizmet etmediğini belirtti.

Siyaset Bilimci Azgın, yazısında son olarak, AKEL'in geçmişiyle samimi bir yüzleşme yaşamadan Kıbrıs'ta "siyasal eşitliğe dayalı bir federasyon" kurmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Azgın'ın yazısının tamamı şöyle:


Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 65'inci Yıl Dönümü Üzerine
 
AKEL 1 Ekim günü Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 65'inci yıldönümünde şu bildiriyi yayımlamış. Metni sizlere olduğu gibi aktarıyorum.
 
"Kıbrıs'ın bağımsızlığının 65. yıldönümünü vatanımızın bayrağını yükseklerde dalgalandırarak kutluyoruz
AKEL, Kıbrıs'ın bağımsızlığının 65. yıldönümünü vatanımızınve halkımızın tüm kahramanlarını onur ve şerefle anarak kutluyor. İngiliz sömürgeciliğine karşı silahlı mücadelede vekitlesel halk gösterilerinde, grevlerde ve sivil itaatsizlik eylemlerinde, hapishanelerde, işkencelerde, darağaçlarında ve sürgünlerde, her cephede koyan kurtuluş mücadelesisavaşçılarını onur ve şerefle anarak bağımsızlığın yıldönümünü kutluyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin temellerinin en başından beri altını oyan milliyetçilikle çatışarak, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin dostluğunu savunan kahraman şehitleri saygıyla anıyoruz. Türkiye ve NATO'nun saldırılarına ve taksim planlarına karşı, hain EOKA-B'nin ve Cunta'nın faşizmine karşı demokrasiyi savunanları saygıyla anıyoruz. Attila'nın ordularına karşı verilen eşit olmayan mücadelede vatanımızın özgürlüğünü kahramanca savunan Kıbrıs halkının yiğit evlatlarını saygıyla anıyoruz.
Kıbrıs Cumhuriyeti, NATO içi bir uzlaşmanın sonucu olarak Zürih-Londra Anlaşmalarının taahhütlerinin yükü altında olsa bile, halkımız için büyük bir kazanımdı ve öyle olmaya devam ediyor. Kıbrıs Cumhuriyeti yurdumuzu koruyan bir kalkan, kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesinin bir kalesi oldu ve öyle olmaya devam ediyor. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ne işgalci Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliğinin iddia ettiği gibi "ortadan kalkmış" bir devlet, ne de Kıbrıs Rum milliyetçiliğinin varsaydığı gibi ikinci bir Yunan devleti olmadığını yurdumuzun bağımsızlığının yıldönümü vesilesiyle AKEL herkese bir kez daha hatırlatmaktır. 
 
Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Rum - Kıbrıslı Türk - Ermeni-Maronit ve Latin, Kıbrıs vatandaşlarının tümüne ait olan bağımsız, iki toplumlu bir devlettir. Aynı zamanda, AKEL, yıldönümünün, Kıbrıs'ın yakın tarihinde yaşanan, 1974 trajedisine ve fiili bölünmeye yol açan yabancı müdahalelere kapıları açan tarihsel hataları, şovenist suçları ve milliyetçi saplantıları tekrar incelemek ve bunlardan dersler çıkarmak için bir vesile olması gerektiğinin altını çizmektedir. 
AKEL, bağımsızlığın yıldönümünü vatanımızın ve mücadelemizin sancağı olan Kıbrıs bayrağını gururla ve onurla dalgalandırarak kutlamakta ve aynı zamanda işgale ve vatanımızın bölünmesine karşı verilen mücadelede tüm Kıbrıs halkına birlik mesajı göndermektedir. Erdoğan–Tatar ikilisinin taksimci taleplerinden kaynaklanan engeller ve zorluklar, bizi Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması hedefinden asla vazgeçirmemelidir. Kıbrıs'ın kurtuluşunun ve yeniden birleşmesinin, tüm Kıbrıslılar için barış ve güvenlik dolu bir geleceğin yolunu sadece üzerinde mutabakata varılmış olan temel ve çerçevede varılacak olan çözüm açabilir."
 
Bu metinde yer alan ve Kıbrıslı Türklerinin farkında olması gereken üç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
1- AKEL'in Kıbrıs Cumhuriyeti'ni günümüzde bu denliövmesi doğal ama aynı zamanda ironik. Hatırlatılması gereken bir nokta şudur ki, 1959 yılında AKEL, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Makarios'a karşı Glafkos Klerides'in babasını desteklemişti. Ve AKEL'in o dönem yürüttüğü siyasi kampanya, Londra-Zürih Antlaşmalarına karşı olan siyasi bir kampanyaydı. AKEL bu antlaşmaların sonucunda ENOSIS'ten vazgeçileceği ve Kıbrıs'ın Batı Emperyalizmin bir oyuncağı olacağı için Kıbrıs Cumhuriyeti'nin doğumuna sebep olan Londra-Zurich antlaşmalarına karşıydı. Yani Londra-Zurich antlaşmalarının ötekileştirilmesine ve şeytanlaştırılmasınabayağı katkıda bulundular.
Gelgelelim bugün AKEL, 1959'da Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağlayan Londra-Zürih Antlaşmalarını sahiplendikçe sahipleniyor ve yüceltiyor. Bu tür tarihsel ironiler bir tek AKEL'e özgü değil. Sayın Talat'ın da benzer bir tarihsel ironisi KKTC'nin kurulması hususunda olmuştu. Sayın Talat bu durumu açıkça ve dürüstçe anlattı. Dürüstlüğünden dolayı da kendisini hep takdir ettim. KeşkeAKEL veya başka bir çok parti de geçmişiyle ilgili böylesine şeffaf olabilse ve tarihsel olayları yaşandığı gibi(kendilerinin istediği gibi değil) izah etse.
 
2- En önemlisi AKEL yaptığı açıklamada "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin temellerini en başından beri dinamitleyen milliyetçiliğe karşı durarak Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türklerin dostluğunu savunan kahraman şehitleri saygıyla anıyoruz" diyor.
AKEL'in bahsettiği "Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslı Türklerin dostluğunu" sorgulamamız gerekiyor. Bunu sırf milliyetçilik yapma adına değil eleştirel düşünceyi ve tarihsel bilincimizi artırmak adına yapmalıyız. Örneğin AKEL o dönemler Makarios'un Kıbrıslı Türk kardeşlerini azınlığa düşürecek 13 maddesine karşı Kıbrıslı Türklerle ortak bir mücadele mi yürütmüşler yoksa Makarios'u tüm bu süreçler boyunca destekçisi mi olmuşlar?
AKEL bu dönemde Makarios'un Enosis politikasına destek vermeyi sürdürmemiş miydi? O hâlde hangi milliyetçiliğe karşı durmuşlar?
AKEL'in bizim Kıbrıs Türk milliyetçilerinin "Taksim" tezine karşı mücadele ettikleri doğrudur! 
Ne de olsa AKEL, ENOSIS isteyince mübah oluyor ve milliyetçilik yapmış olmuyor ama Kıbrıslı Türkler TAKSİM isteyince bu durum mübah olmuyor.
AKEL için ENOSIS ülküsü "ayrılıkçı bir milliyetçilik" olarak değerlendirilmezken, TAKSİM tezi nedense" ayrılıkçı" bir milliyetçilik olarak değerlendiriliyor. Sizce neden acaba?
Yoksa AKEL bu hegomenya taktikleriyle Kıbrıslı Türklerin Makarios'un ENOSIS politikalarına rıza göstermelerini ve içselleştirmelerini mi sağlıyorlarmış?
 
Kıbrıslı Türklerin arasında hala daha AKEL'in "solcu" bir parti olduğunu zannedip AKEL'in bize sunduğu bu tarih anlatısını farkında olmadan biraz da olsa içselleştirmiş olanlar var. Biz de bunu demokratik mücadele yoluyla deşifre etmeye çalışıyoruz. Sırf milliyetçilik yapmak içindeğil! AKEL'in Kıbrıslı Türklere (solcusu ve sağcısıfarketmez) ne kadar çok zarar verdiğini gözler önüne serebilmek için yapıyoruz.  
Eğer bir siyasi parti Federasyonu destekliyorsa, AKEL'in1963-1974 arası yaptığı anti-Federasyon angajmanını ve Kıbrıslı Türklerini azınlığa düşürme çabalarını açık açık eleştirmesi gerekmez mi? AKEL'in kendi geçmişinieleştirmeden ileriki zamanlarda Kıbrıslı Türklerle siyasieşitliğe dayalı bir Federasyon kurmaları ve bu Federasyona sahip çıkmaları mümkün mü sizce? Unutmamak gerekir ki, AKEL göreceli olarak Rum toplumunun en az Yunanmilliyetçisi olan partisi olarak anılmaktadır.
3- AKEL deklerasyonun bir yerinde "Attila'nın ordularına karşı verilen eşit olmayan mücadelede vatanımızın özgürlüğünü kahramanca savunan Kıbrıs halkının yiğit evlatlarını saygıyla anıyoruz" diyor.
 
1974 yılında "Kıbrıs halkının yiğit evlatları" bir tek Atilla ile çarpışmadı; Kıbrıslı Türk Mücahitlere karşı da savaştı. Çünkü 1974 yılında Mehmetikler ile Mücahitler birlikte AKEL'in "Kıbrıs halkının yiğit evlatları" dediği kişilere karşı savaşıyordu. Ancak AKEL'in sinsi siyasi propagandası onların Kıbrıslı Türklere karşı değil esas Atilla'ya (işgale) karşı olduğu üzerine kuruludur. 
 
Yaaaa, ne güzel yaşardık değil mi Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar 1963-1974 arasında Atilla gelmeden önce? Ne güzel milliyetçiliğe karşı ortak mücadele vermişiz?
 
1974 yılında yaşamını kaybeden tüm insanlar için üzgünüm elbette! Ancak bu savaşı kim başlatmış? 
Keşke AKEL gerçekten ENOSIS'ci değil de iddia ettiği gibi solcu bir parti olsaydı ve Kıbrıslı Türklerle birlikte1963-1974 arasında Federasyon için mücadele etseydi. AKEL'in günümüzde Kıbrıslı Türkleri halen daha azınlık olarak görmediğini ve gerçekten Kıbrıs'ta siyasal eşitliğe dayalı bir Federasyon kurmak istediğini zannedenler var! 
Ben bu yazıyı onlar için yazdım. AKEL'in Kuzey Kıbrıs'ta siyasi bayiliğini yapan küçük gruplara diyecek bir şeyim yok elbette!
Mete Hatay abimiz 2025 CB seçimlerine giderken "Müzakere ederiz demek, teslimiyet değil; sahayı boş bırakmamak, milliyetçi paranoyanın elinden sözü çekip almak demektir. Masada olmak, dişe diş durmak, sadece hakkını savunmak değil, bu topraklarda sağduyunun hâlâmümkün olduğunu gösterecektir" diyor.
Mete abimizin yanlış söylediğini iddia edemem. Ne de olsa Kıbrıslı Türkler tarih boyunca Rum tarafı ile ya sahada savaşırken ya da müzakere masasında müzakere ederken EŞİT olabilmişler. Onlara bu topraklarda başka bir EŞİTLİK hakkı tanınmamış.
Ancak benim de Rum tarafı ile "dişe diş durmam" hiçbir zaman müzakere masasına bağlı veya müzakere masası ile sınırlı olmadı! O yüzden bu yazıyı yazıyorum ya…
 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —