10642,6%-0,43
40,53% -0,48
47,61% -0,42
4352,92% -1,37
6999,67% -0,32
Güney Kıbrıs’ta çarşamba günü başlayan ve Limasol’un dağlık kesimlerinde etkili olan büyük yangın felaketi, yalnızca doğayı ve yerleşim yerlerini değil, insani dayanışmanın da sınırlarını zorladı. 125 kilometrekarelik alanın küle döndüğü yangın sonrası Kıbrıslı Türk yetkililerden gelen yardım tekliflerinin yeterince değerlendirilmemesi, kamuoyunda tartışma yarattı.
Yangında 2 kişi hayatını kaybederken, 17 köy elektriksiz ve susuz kaldı, onlarca ev tamamen yandı. Felaketin bilançosu ağırlaşırken, Rum basını hükümete yönelik halk öfkesini manşetlerine taşıdı.
“Yalnız Kaldık”
Politis gazetesi, “Sorumsuz Devlet Karşısında Halkın Öfkesi” başlığı altında yayımladığı haberde, devletin müdahaledeki yetersizliğini sorguladı. Yangından etkilenen köylerdeki vatandaşlar, resmi makamlardan hiçbir uyarı yapılmadan son anda yangından kaçabildiklerini söyledi. Kilise çanları ve düdüklerle yapılan uyarılar ise modern bir Avrupa ülkesine yakışmayacak düzeydeydi.
112 acil durum hattının Güney Kıbrıs’ta halen etkin olmaması da felaket anında iletişim krizine yol açtı.
KKTC’den Yardım Teklifi: “Siyaseti Değil, Hayatı Konuşalım”
Yangının ilk anlarından itibaren KKTC’den birçok yetkili, felaketzedelere destek vermek üzere yardım teklifinde bulundu. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ve Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, yangınla mücadelede gerekli tüm desteği sağlamaya hazır olduklarını duyurdu. Kıbrıslı Türkler de sosyal medya üzerinden dayanışma çağrıları yaptı.
Ancak Rum Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis, bu tekliflere “kara müdahale araçlarımız yeterli, ihtiyaç havadan müdahalede” yanıtını verdi. Bu tutum, sınır tanımayan insani dayanışmanın önüne siyasi reflekslerin geçtiği eleştirilerine yol açtı.
Felaket Sınır Tanımaz
Yangın felaketi, bir kez daha gösterdi ki doğal afetler ne kimlik, ne sınır, ne de statü tanır. Tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi, şimdi de halklar arasında insani bir köprü kurulması, kriz anlarının politik hesaplara kurban edilmemesi gerektiğini ortaya koydu.
Yangının yol açtığı trajedinin ardından Rum halkının da siyaseti bir kenara bırakarak KKTC’den gelen yardımları memnuniyetle karşılaması, ortak bir adada yaşayan iki halk için güven inşasının en anlamlı adımlarından biri olabilir.
Rum Basını İstifa Çağrılarıyla Dolu
Alithia gazetesi, “Bir Özür ve İstifa Edin” başlığını kullanarak hükümete sert eleştiriler yöneltti. Fileleftheros gazetesi ise “Kabus Dolu Anlar” başlığıyla yayımladığı haberinde, yangının arkasında acı, çaresizlik ve kızgınlık bıraktığını aktardı.
Birçok köy sakini Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’i ve ilgili bakanları istifaya çağırdı. Öte yandan yangının ilk günlerinde Tarım Bakanlığı Genel Müdürü’nün Avustralya’da görevlendirilmiş olması da kriz yönetimi açısından büyük tepki topladı.
Ortak Acılar, Ortak Vicdanlar
Kıbrıslı Rumlar ve Türklerin, geçmişin gölgesinde değil geleceğin ortak iyiliğinde buluşmaları gerektiğini bir kez daha ortaya koyan bu felaket, ada halkları için sınırların değil, vicdanların konuşması gerektiğini hatırlatıyor. Yardım eli uzatmak kadar, o eli tutabilmek de bir erdemdir.