UEFA Şampiyonlar Ligi’nin 6. haftasında temsilcimiz Galatasaray, sakatlıklar nedeniyle savunma hattında ve orta sahada birçok eksikle çıktığı karşılaşmada, deplasmanda Monaco’ya 1-0 mağlup oldu. Bu sonuçla sarı-kırmızılı ekip 9 puanda kaldı.
Galatasaray’da savunma hattında Eren Elmalı, Wilfried Singo ve Kaan Ayhan gibi önemli eksikler bulunurken, orta sahada özellikle Mario Lemina’nın yokluğu büyük endişe yaratmıştı. Nitekim bu eksiklikler maçın gidişatına da net şekilde yansıdı. Sarı-kırmızılı ekipte “derin kadro kuruldu mu?” sorusu taraftarlar arasında sezon başından beri tartışma konusu olmaya devam ediyor. Üst üste eksik kadrolarla sahaya çıkan Galatasaray, özellikle ikinci yarılarda tempo olarak belirgin bir düşüş yaşıyor.
Karşılaşmaya Galatasaray üst üste ataklarla başladı. Deplasmanda olmasına rağmen oyunu domine eden, rakibini baskı altına alan bir Galatasaray izledik. İlk devrede İlkay Gündoğan ile yakalanan çok net bir pozisyondan yararlanılamadı. Üst üste gelen ataklara rağmen bitiricilik konusunda ciddi sıkıntılar yaşandı. Victor Osimhen bu karşılaşmada topla yeterince buluşamazken, 19. dakikada Barış Alper Yılmaz ile gelişen etkili atakta top direkten auta çıktı.
Ben Galatasaray’ın, ilk yarıda her ne kadar iyi oynamış olsa da mutlak surette gol bulması gerektiğini düşünüyordum. Çünkü ikinci devrede oyuna müdahale edebilecek alternatiflerin sınırlı olması, temsilcimizin oyundan düşmesine neden olabilirdi. Nitekim oyun olarak bariz Galatasaray üstünlüğüyle geçen ilk yarıda gol sesi çıkmadı ve devre 0-0 sona erdi.
İkinci yarı başladığında ise adeta siyah ile beyaz kadar farklı bir oyun ortaya çıktı. İkinci devreye hızlı başlayan Monaco, 50. dakikada Sanchez’in Minamino’ya müdahalesi sonucu penaltı kazandı. Penaltıyı Uğurcan Çakır kurtardı ve bu an maçın kırılma noktası olarak değerlendirildi.
Ben Yunus Akgün’ün ikinci yarının hemen başında oyuna girmesi gerektiğini düşünüyordum. Çünkü bu maçta Gabriel Sara’nın performansı oldukça yetersizdi. Sara top kayıpları yaptı ve oyuna neredeyse hiç etki edemedi. Ancak Uğurcan’ın kurtardığı penaltı bile Galatasaray’ı oyun olarak ateşlemeye yetmedi. Bu dakikadan sonra Monaco üst üste üç önemli gol pozisyonu üretti.
63. dakikada Yunus Akgün oyuna girse de Galatasaray, oyunun kontrolünü artık tamamen Monaco’ya bırakmıştı. 67. dakikada ise bir değişiklik daha yaşandı ve penaltı pozisyonunda sakatlanan Uğurcan Çakır oyundan çıkarak yerini Günay Güvenç’e bıraktı.
Bana göre Günay Güvenç kaleye yeterince konsantre bir şekilde geçemedi. Çünkü oyuna girerken Monaco teknik direktörüyle yaşadığı sözlü münakaşanın, konsantrasyonunu olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Nitekim Monaco’nun kullandığı köşe vuruşu sonrasında 68. dakikada Balogun’un attığı golle ev sahibi ekip 1-0 öne geçti.
Bu golden sonra Galatasaray oyundan tamamen düştü. Son dönemde sarı-kırmızılı ekipte yaşanan talihsiz sakatlıklar, taraftarların sezon öncesinde daha geniş ve derin bir kadro kurulması gerektiği yönündeki eleştirilerini yeniden gündeme getirdi. Bana göre de Galatasaray, Şampiyonlar Ligi gibi uzun ve zorlu bir maratonda mücadele edeceğini öngörerek, sakatlıkların ve şanssızlıkların futbolda her zaman yaşanabileceğini hesaba katmalı ve daha geniş bir kadro planlaması yapmalıydı.
Karşılaşmada başka gol sesi çıkmadı ve temsilcimiz Galatasaray sahadan 1-0 mağlup ayrıldı. Bu sonuçla Galatasaray, Union Saint-Gilloise maçının ardından Monaco’ya da mağlup olarak Şampiyonlar Ligi’nde üst üste ikinci yenilgisini aldı.
Ben Galatasaray’ın ilk 24 takım arasına gireceğini ve Şampiyonlar Ligi’nde yoluna devam edeceğini düşünüyorum. Gerek mevcut kadro kalitesi, gerek Ocak ayında yapılacak takviyeler ve sakat oyuncuların iyileşmesiyle birlikte çok daha iyi sonuçlar alınabileceğine inanıyorum. Temsilcimiz Galatasaray’a, kalan Şampiyonlar Ligi maçlarında başarılar diliyorum.
